"Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın"

ŞEHMUZ ALTIN

Demosu olan bir hayatı yaşıyoruz öylesine...

Hayatı Yaşamak, inatlaşmak, İnanmak ve Güvenmek.... İşte bu esaslı mesele...

Kim uzaklara dalıp da geçmişin sesini duyabilir. Bir an kendime bunu sordum. Cevabını hala arıyorum. Sanırım bir gün bulabilirim. Sonunda bende uzaktan gelen o sesi duyabilirim. Size kısaca dedikodu misali duyduğum o sesi anlatacağım.

Size bugün 29 yıl önce eylül ayındaki hikayeleşen bir olaydan bahsedeceğim.

Dediğim gibi 29 yıl önce bir sabah telaşı vardı. Korku ile birlikte heyecan dolu bir telaştı. Yufka ekmek arasına veya somun ekmek arasında hazırlanmış yanında imkanı olanlar için tenike kola olmayanlar için pekmezden yapılmış şerbetin olduğu küçük kumanyalar. Ve dahası yeni alınmış defterler ve kalemlerle doldurulmuş çantalar.

Önce ayak parmakların uyuşmaya ve karıncalanmaya başlar. Ayaklarındaki kanın çekildiğini hissedersin. Bunu apaçık bir şekilde yaşarsın. Ardından gözlerin kararmaya başlar.

Yine geldi kaçamaklı düşünceler…

Kim bilir bana ne anlatmaya çalışıyorlar…

Neredeyim, neredesin der gibi sorgular başlıyor…

“Siz bu dizeleri okurken ben çok uzaklarda olacağım.” şeklinde başlar ve “Beni aramayın ve sormayın”diye devam eder bildik elveda mektupları.

Sessizce uzattım küçük parmağımı baktım ve “Hadi” dedim.

Şaşırmış yüzüyle döndü bana “Nereye der” gibiydi. Bilmem dedim ve devam ettim “Bu senin ilk yürüyüş denemen olsun.” Ve başladı bizim yürüyüşümüz.

Önceki123456Sonraki
Sayfa 3 / 6