"Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın"

ŞEHMUZ ALTIN

Demosu olan bir hayatı yaşıyoruz öylesine...

Hayatı Yaşamak, inatlaşmak, İnanmak ve Güvenmek.... İşte bu esaslı mesele...

ARTIK SUSMA VAKTI GELDI SANIRIM.

Ögeyi değerlendirin
(0 oy)

“Ve istedi..

Gitti…

Konuşmadı…”

Hayatımızı anlamlandıran olaylar veya konular vardır. Bu durum göreceli olduğu için yaşanılan ve bırakılan izde kişinin iç dünyasının zenginliğine bağlıdır.

İnsanoğlu belirli yaştan sonra yaşadığı hayatın içerisinde kendini bulmaya başlıyor ve hayatını anlamlandıran olay ve konuları yaşamaya başlıyor.

“Ah gençlik yılları” deyip başlanılan cümlelerin esiri olduğu zaman işte o zaman anlamlaşan hayatı yaşıyoruz. Bizim için esas hayat ve o zaman başlıyor.

Yaşadığımız kısa hayat içinde “Peki istemek niye bağlı”. Koşullu mu yoksa kalben mi istiyoruz. Yoksa cümlelerimizdeki devrikleşmeler gibi isteklerimizde mi devrikleşiyor. İşte tam o dönemde bilmediğimiz bir şey karşımıza çıkıyor.  “Ah gençlik yılları” deyip önemsemediğimiz konular olaylar bizim hayatımızın merkezine oturuyor.

Hayatımızdaki istekler arzular bir mum misali tükenmeye başlıyor. Hayaller kağıttan gemi gibi ya su alıyor yada ufak bir rüzgarın dansına aldanıp gidiyor.

Mutluluklar onu sormayın. Gönül kapısı kapanmış ne gerek var mutluluğa deniliyor. Mutluluk kendi ile çelişen düşünceler arasında harcanıyor.

Ve dünyaya dair tek bir istek kalıyor ve artık o istenmeli….

Gitmek söylenmesi kolay ama yaşayanlar için zor bir kelime…. Yaşadığın duygular nereye ve nasıl gittiğinle neredeyse birbiri ile adeta vals yapar.

Sanırım gitmekle ilgili fazla konuşmamak lazım. Heyecanları üzüntüleri birbirine girmiş her ikisine da aşık olan bu eylem neden bu kadar önemli.

Rahmetli Neşet Ertaş ustamız ne diyor.

Perişan hallarım aşkın elinden
Gel buna bir çare bulmadan gitme
Dermansız derdimin sende dermanı
Derdime dermanı bulmadan gitme
Gitme gitme gitme gitme
Dermansız derdimin sende dermanı
Derdime dermanı vermeden gitme gitme

Dermansız dertlerim derman bulmuyor
Neden gönül neden sensiz olmuyor (Sensiz olmuyor)
Azdı yaralarım derman bulmuyor
Ne olur yaramı sarmadan gitme gitme

Canım bağlı yar zülfünün telinden
Gezdim Mecnun gibi aşkın çölünden
Bir garibim kaldım gurbet elinden
Şu garip halımı sormadan gitme
Gitme gitme gitme gitme
Bir garibim kaldım gurbet elinden
Şu garip halımı sormadan gitme gitme.

İşte “gitmek” eyleminin manasını kaybedenler için güzel bir örnek diyebilirim. Siz gitmek istersiniz ama sizi tutan bir şeyler vardır.

Anlatmak istersin anlatamazsın, Konuşmak istersin konuşamazsın. Kimse kalmaz, dinlemez dinlemek istemez.

Seni duymak isteyenlere bakarsın. Seni anlayan çıkmaz çırpınışına anlam veremez…

Gönül köşkündeki duygularının hitabına ses verenler her nedense son istekleri de olsa etrafına bakınır. Onu tutan bağlayan noktaları bir bir ve tekrar tekrar kontrol eder. Sadece son bir bakış atar gibi bakar diller lal olsa da kalp dile gelir “Hadi” der gözler dayanamaz.

Artık susma vakti geldi sanırım.

İstiyorum…

Gidiyorum…

Ve lal olan dile inat gözlerimle dillerimle konuşuyorum.

Son sözü olanlara CESUR yüreklere selam olsun.

Okunma 428 kez